19 Ocak 2011 Çarşamba

Üçüzlerin yemekleri

Üçüzler çok şükür yiyen çocuklar. Yemekle ilgili çok fazla sıkıntı yaşamadık. Tabii ki her çocuk gibi yemeyi istemedikleri şeyler, istemedikleri zamanlar var ama o konuda da ben ısrarlı değilim. Hamileyken kilo almamam gerektiği için yiyebildiğim şeyler haşlanmış sebzelerdi. O kadar çok yedim ki çocuklarım sebze yemese de üzülmem, anne karnında yedikleri ömür boyu yeter dedim. Bir iki kere dışarıda brokoli denk geldiğinde uzattım ama suratıma baksalar, suratımdaki ifadeden zaten yemezlerdi :) Hatta yemedikleri için mutlu bile olmuşumdur :) Nedense bir türlü brokolinin çok faideli, anne deyişiyle vitaminli olduğuna inanamayışımdan herhalde.
Kiloları iyi olan çocuklar. Kilo aldıracak şeylerden sadece kuruyemiş, makarna, pilav yerler. Makarna ve pilavı da kısıtlı. Beyaz ekmek de kısıtlıdır. Genelde Unonun çocuk ekmeğidir ekmekleri. Ya da birlikte yaptığımız ev ekmeği. Dondurma yaz, kış unutmazsam veririm. Onun dışında birisi şeker uzatsa bile biz şeker yemiyoruz diye geri veren çocuklar. Pasta ise bir yılda 2 veya 3 kere yememişlerdir. O da doğum günü pastasıdır. Bisküvi ve kurabiyeyi hazır vermiyoruz. Bazen Duygu ablalarıyla birlikte kurabiye, kek yaparlarsa onu yerler.
Çukulata bitterlerinden ayda bir veya ikidir. Aman maşallah diyeyim, kendi nazarımı değdirmeyeyim :)
Tabii ki bizim evde de tabağı önüne koyalım, onlar da bir kerede silip süpürüp "daha yok mu anne" dedikleri durum yok. Biz de bazen oyunla yediriyoruz.
Bir dönem annemin yemek stratejisinden kaynaklanan, akşam yemeği yememe durumu vardı. Kahvaltı, sonra meyve, kalkınca yemek akşam bir daha yemek gibi!!! bir alışkanlık olmuştu.
Sonra bu duruma el koydum. Kahvaltı ettikten sonra parka gidiyorlar. Gelince yemek yiyorlar. Akşam üzeri kalktıklarında meyve, akşam bizimle de yemek.
Geçiş döneminde zorlandık. Sinir harbine dönmesin diye bir kural koyduk. Bizim evde televizyon sadece akşam açılır. Televizyon yemek yedikten sonra dedik. Yemeğini yersen televizyon gibi bir cümle asla kurmadık. Sadece yemekten sonra dedik. O sırada yemek istemeyene ısrar etmedik. Hangimizin canı her dakika yemek istiyor ki. Ama bildi ki televizyon seyretmek istiyorsa yemekten sonra seyredebilir.
Kötü bir alışkanlık kabul. Ama geçiş dönemini az sancılı atlatmamızı sağladı. Hala da devam ediyor.
Yemek derken biz de tabaklarına insaflı miktarda koyduk. Az koyduk, ama tamamını yemesini sağladık.
Evet, yemek yedirirken bazen oyunlar oynattık ama bunu abartmadık. Hep kendi önlerinde kaşıkları, çatalları oldu. Önce kendileri yemeye başladılar, biz destek olduk. Küçüklerken belki bir kaşığını kendileri yediler. O dönemde peacockstan, sonrasında Mothercareden ve ikeadan aldığımız kollu önlükler çok işimize yaradı. Döke saça yediler ama kendileri yediler.
Bir dönem kaplan gibi, maymun gibi yemek en favori oyunlarıydı. Kendini maymun zanneden Kayra, maymun veya kaplan gibi yemekten çok mutlu oluyordu.
Ama bence en önemlisi çocukların sofra hazırlama ve yemek yapma kısmına katılmasını sağladık. Birlikte yaptığımız ekmekleri, ekmek canavarı kızımı fırın ekmeği yemekten alıkoydu. Birlikte yaptığımız ıhlamur ve kış çaylarından oluşan bitki çayı yani anne çayını kendileri içmek istediler. Muzlarını kendileri doğradılar. Hilal hanımdan öğrendiğim, Montessori sisteminde yer alan şekilde 3 küçük kesme tahtası aldım. Kendi bıçaklarıyla doğrayıp kendileri yediler. Biz yemek yaparken güvenli bir şekilde, sandalye çekip izlemelerini sağladık. Özellikle de oğlum yemek yapmaya çok meraklı bir çocuk. Birlikte yaptık. Hatta elimden geldiği kadarıyla, en yakın fırsatta onlara mutfak önlüğü dikmeye çalışacağım.
Bir de yemeklerini önlerine mümkün olduğu kadar görsel olarak güzel hale getirerek sunmaya çalıştım. Kahvaltı tabaklarında çoğunlukla bir adam yüzü oldu :) Domatesten ağız, peynir üzeri zeytinden gözler gibi. Kuru fasulyeden adam, pilavdan saç, yogurtla süsleme yaptım mesela.
Önlerine atılmış bir tabak karışık kuruşuk yemektense, hayal güçlerini çalıştıran, eğlenceli hikayeler oluşturduğumuz tabaklarla servis etmeye çalıştım. Tabii ki her zaman bunu yapmak mümkün olmadı ama görsel açıdan güzel bir tabakla, normal bir tabağın arasındaki yeme farkı da çok belirgin.
Tabak, yemek süsleme konusunda daha neler yapabilirim diye araştırırken de Bento ile tanıştım. O da bir sonraki posta.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder